Hepimizin hayat akışı içinde işimizle, ailemizle, çevremizle, veya kendimizle bazı çatışmalarımız olur. Bu çatışmaları çözmeye çalışırken bazen kendi bakış açımız yetersiz gelir, dışarıdan bir öneri, yardım ararız. Arkadaşlarımıza, ailemize, sevgilimize, yöneticimize, terapistimize sorduğumuz o zararsız görünen soru ağzımızdan dökülüverir: “siz benim yerimde olsanız ne yapardınız?”.
Muhtemelen terapistimiz dışında herkesin bu soruya verecek bir takım cevapları vardır. Bu cevapların da kimi birbiriyle hiç örtüşmez. Peki hangisini yapmalı?
Herkesin kendine göre doğruları varken, benim için neyin daha iyi olacağına benden başka kim karar verebilir?
Kimi zaman bizden daha tecrübeli, sorun yaşadığımız konuda daha becerikli görünen yakınlarımız bizden daha iyi karar verebilir gibi gelir. Ama içinde bulunulan çatışmayı daha iyi tanıyor olmaktan daha önemlisi kendimizi daha iyi tanıyor olmaktır. Bizim yerimizde bir başkası olduğunda o çatışma artık “o çatışma” olmaktan çıkmıştır. Çatışmanın çözümünü getiren şey yalnızca aldığımız o doğru tavsiye değil; geçmişimiz, kişiliğimiz, ilişkilerimiz, düşüncelerimiz, isteklerimizle bizi biz yapan her şeyin bir etkileşimidir.
Dolayısıyla “ne yapardınız” sorusuna aldığımız cevap uygulandığında beklenilen sonucu vermeyebilir.
Terapistinizin de bu soruya cevap vermeyişi tam da bu yüzdendir. Cevabı bilmediğinden, veya sizi anlamadığından değildir. Terapistiniz, arkadaşınız, eşiniz her kim olursa olsun sizin için neyin doğru olduğuna bir başkasının “doğru” kararı vermesi sağlıklı ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bunun yanında terapistin görevi problemin en doğru çözümünü bulup problemi ortadan kaldırmak da değildir. Terapist ve danışan birlikte çalışarak bu problemin yaşanıyor olması ne anlama geliyor, problemin danışanın iç dünyasında nasıl yankıları oluyor, geçmişte yaşadıkları göz önünde bulundurulduğunda bu yankılar nereye tekabül ediyor, gibi sorulara cevap ararlar. Bu araştırmalar ile terapi, kişinin içsel ve dışsal çatışmalarını anlamlandırdığı, kendini tanımaya başladığı bir sürece dönüşür. Süreç boyunca “siz olsanız ne yapardınız?” sorusu “ben ne yapmalıyım?” sorusuna dönüşür ve cevabı da kendiliğinden oluşmaya başlar…